4.10.2007

TAŞLAR KONUŞTULAR

Dağ idik tabiatta
Biraz koptuk
Kaya olduk
Gene de iyiydik, mutluyduk
Biraz daha ufalandık
Taş olduk
Hala fena değildik

Aldılar bizi
Parçaladılar
Şekillere soktular
Üstüste koydular

Adımızı da değiştirdiler
Çoklukta birken
Aynı isimdeyken
Taş iken
İsim koydular baştan

İsmin içinde
Kum da vardı
Çimento da
Tuğla da
Vardı
Apartman dediler

Ulaşılmaz bir dağ iken
Kaya
Gururlu bir kaya iken
Taş
Sert bir taş iken
Ne
İnşaat
Sonra da gelsin yeni isim
Apartman


Böyle diyorlar
Bana diyorlar
İçlerinde oturan bana
Karşıdan bakan bana
Onları yapanlardan biri olan
Bana
Diyorlar

Haklılar
Çaresizler
Neden diyorlar
Neden yakınıyorlar
Koskoca dağ
Koskoca kaya
Taş gibi taş
Çaresizleşebiliyorsa

Biz susalım
Bizim mazeretimiz
Doğamızda gizli
Ne dağız
Ne kaya
Ne de taş

...mıyız? Yoksa.....
Hatta fazlası mıyız
Daha mıyız...
Öyleyiz sanırım..
Öyleyiz....
İyi ki...mi?
Maalesef ..mi?

Öyle miyiz...
Bilmiyorum...
Korkarım evet...
Hay Allah...

Derya
2.10.2007

GÜMÜŞ DENİZ

Şehirlerden İstanbul,
semtlerden Fenerbahçe Burnu
günlerden bir haftasonu
vakitlerden bir akşamüzeri
duygulardan bir kadife kıvamı

Güneş dönüş yolunda
ışıkları kırılma telaşında
huzmeleri suyun dudaklarında
öpüşüyorlar gümüş noktasında

Denizin üstü giyinmiş
renklerden gümüşe
girsem denize
gümüş olur muyum

Girmek istemedim
buradan bakmak daha büyülü
büyüye dahil olmadan
dışardan büyülenmeli...

Aynen hayata dışardan bakar gibi
hem içinde hem de seyircisi gibi
seyirciyken rol almak
rol alırken seyretmek...
gibi

Gümüş deniz
kendine parlıyor
en çok kendisi tad alıyor
seyredenler farkında

Güneş gümüşünü salıvermiş
deniz güneşe sarılıvermiş
seyirci, güneş, deniz, gümüş
aradan bir de yunuslar çıkıvermiş

Gümüş denizde
gümüş olmuş yunuslar
gümüş zıplayan
gümüş yaşayan
gümüş yansıtan yunuslar

Girsem mi
gümüşe dalsam mı
ben de gümüş olsam mı
ya yunus olursam bir de...
Keşke...olsam....

Derya
4.10.2007