5.10.2007

SARARANLAR

SÖZ / DE SARARIR
Olur, aramam seni ve kimseyi
Anıları pas tadında bırakırım
Konuşacak ne kaldıysa kalsın
Susmaktır birşeylere saygılı kılan

Ayrılık da bir olanaktır bilirsin
İnce bir sis, bir hüzün örtüsü
Dumanlı bir ıslık yakışır şimdi
Dudaklarıma, bırakıp giderim

Söz / de sararır biterken bir aşk
Kediye iyi bak çiçekleri sula
Diyorsam da aldırma sözlerime
Alışkanlık işte başka birşey değil

Söz / de sararır biterken bir aşk


AHMET TELLİ

demiş şair, gerçekten de öyledir, birşeyler biterken sahiden de sözler de sararır sanki, ve demek geliyor ki içimden, kimi sararmış resimlere inat o resimdeki anılar ve duygular capcanlı renklerle dururken, kimi şu an yaşananlar, zamanın tazeliğine zıt bir şekilde sararıverirler, bazen de sararmak bir yana, kendilerini, kendilerinin bile inanmadığı parlak renklere boyamışken, dökülüverir boyaları, pırıltılar gider, sararamaz bile onlar, aslına döner, donuk, mat, kasvetli aslına...

Boyanmış olmaları bir cürüm müdür, aldatmaca mıdır, olmayacak duaya "amin" mi, bilinmez, bilmeyen ise sadece ve en önemlisi onlardır, boyayanlar...

Bilmeyenlere rastlayan o hiçbirşeyden haberi olmayanlar ise kalakalırlar, bilmediğini dahi bilmediğini öğrenmenin şaşkınlığında....

O da geçer.... İş ki bilmeyenlerden ve bile bile bilmeyenlerden olmayalım.... Bilmeyenler bilmeme seçimleriyle kendi yollarında gitsinler, bilenlerin yolları ise bilmeyenlerle çakışmasın..... Bu da benden olsun....

Derya
4.10.2007