20.09.2007

HAYALLERİM KONUŞTULAR BENİMLE

Hayallerim vardı, hala da varlar, belki eskisine göre biraz daha gerçeğe yakın, belki eskisine göre daha da uçuk, değişiyor hayallerimin profilleri, içinde bulunduğum, ya da daha doğrusu “kendimi içine soktuğum ruh durumuma” göre değişiyorlar, isimleri hep aynı kalıyor kalmasına da, kurguları değişiyor. Aceleci ve umutsuz bir ruh halindeysem daha gerçeğe yakın cümlelerden oluşturuyorum onları, olabilirlikleri bana umut versin diye. Yok eğer daha huzurlu ve sabırlı bir ruh halideysem, işte o zaman uçurabildiğim kaçar uçuruyorum, sınırlarını esnetebildiğim kadar esnetiyorum, nasıl olsa iyiyim ya, olabilirlik telaşı kalkmış oluyor ortadan.

Yaşam süresince kah yaşadıklarımız, kah yaşadığımızı sandıklarımız, kah yaşayacaklarımızı düşündüklerimiz, kah yaşayamayacağımızdan korktuklarımız, bunları farklı sıra ve farklı etki dereceleriyle yaşayıp duruyoruz, “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” demiş ya birisi, bence değişmeyen birşey daha var, yaşadığımız müddetçe sürekli, her durumda, ürettiğimiz hayallerimiz. Onlardan hiç vazgeçmiyoruz, herkesin kendince hayalleri hep var. Olsun da, frontal lobumuz aktif olduğu müddetçe bu değişmeyecek ve hep varolacak, aynen nefes almak gibi, acıkınca yemek yemek, susayınca su içmek gibi, yaşam sürdükçe hayaller de hep olacak.

Ben hayallerimi seviyorum, onları ben yaratıyorum çünki, elbette yaratmama sebep olacak şeyler yaşıyorum ve oradan kaynaklandıkları oluyor, ama neticede onları ben oluşturuyorum, ben kurguluyorum, bana aitler. Hem onları duruma göre ve isteğime bağlı olarak arzu ettiğim şekilde ve zamanda değiştirebiliyorum, modifiye edebiliyorum, baştan kurgulayabiliyorum ya da vazgeçebiliyorum. Bunları yapmak için de hiçbir altyapı hazırlamama, kimselere hesap vermeme, hiçbirşeyden vazgeçmek zorunda kalmama falan da gerek olmuyor. “Ben yaptım oldu” yu yaşamanın tarifsiz doyumunu bile gene hayallerim sağlıyor bana.

Vazgeçtiğim hayallerim ise ben istemezsem beni terketmiyorlar, kenarda bekliyorlar, “ihtiyaç anında camı kırınız” kutusunun içinde sabırla bekliyorlar. Onları seviyorum.

Hayalsiz kalmayı, hayal kuramama azabına düşmeyi, hayal kurmak istememe kafesine girmeyi düşünmek bile istemiyorum, doğamıza aykırı, olamaz böyle birşey.

Bu yazı bir şeye bağlanmayacak, bu yazı bir amaç için de yazılmadı, bu yazı sadece ve sadece hayatta olduğumun bana göre en somut/soyut ispatı olan hayal kurmanın aslında müteşekkir olmamız gereken bir hediye olduğunu kendime hatırlatmak ihtiyacından çıktı sanırım. Öylesine açtım sayfayı ve hayallerim diye başladım.

Son zamanlarda onları ihmal mi ettim, sanmam... Belki biraz fazla oynamış olabilirim üzerlerinde, fazlaca seri değişikliklere sokmuş olabilirim, gerçi benim hayallerim genelde sessizdirler, bana herhangi bir duygu yansıtmazlar kendiliklerinden, onlara giydirdiğim elbiselerin içinde öylece dururlar uslu bir kız çocuğu gibi, elbiselerine bakarlar, alışırlar hemen ve dururlar öylece. Acaba bu son zamanlarda çok mu sık değiştirdim elbiselerini, ya da giydirdiğim elbiseleri mi tozlandı ve ben hiç umursamadım, bilemiyorum ama var birşeyler. Aniden kendilerini hatırlatmak ihtiyacı hissettiler bana. Yoksa ben deli miyim, neden durup dururken senelerdir, doğduğumdan beri birlikte olduğum hayallerim hakkında bir manifesto yazmaya kalkmış olayım.

En iyisi ben biraz dinlemeye çalışayım, belki bunca zamandır aslında sessizce sesleniyorlar bana, ve fakat ben onların konuşmayacağını öylesine “hayal etmişim” ki, duyamıyorum seslerini, konuşacaklarına inanmadığım için algılamıyorum.

Hayallerimi dinlemeye karar veriyorum şu andan itibaren, bakalım bana neler diyecekler, eskiler mi konuşacak, camın arkasında bekleyenler mi, yoksa en taze gözde olan son yaratılanlar mı, yoksa, aslında bu bir “organize hareket” olarak toplu bir “deklarasyon” mu olacak......

Delirmedim canım, yok yok, sadece “yaratıcı” olmanın kibirine kapıldım kaygısı duydum içimde bir an, hayallerimin yaratıcısı olarak onlara yüklediğim anlam ve misyonların yanında mutlaka onlara da “söz hakkı” tanımam gerektiği gibi bir “hayal etiği” geliştirdim, bu da bir hayal belki, olsun, diyorum ya, hayallerimiz hiç bitmiyor, hiç......

Derya
27.06.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder